Halk Anlatıları

Halk bilgisi çağdan çağa, kuşaktan kuşağa akıyor. Görünüşte çok şey değişiyor kuşkusuz, ama anlatı değişmiyor. Çağın gereklerine göre biçemler kazanarak sürüp geliyor. Anlatma isteği dinleme güdüsü arasındaki bu doğal iletişim, anlatımsal kültür akışının en temel etkeni. İçimizde özleme dönüşmüş dünyalara bu anlatılarla ulaşıyor; orada kendi ''dünyamız''ı yaratıyoruz. Bir kaçış da olsa, erince erme umudu da olsa, bu anlatı dünyası, kişide töresel bir özgüven yaratır. Kişi, ancak böyle bir ortamda kültürel kimliğini kavrayabilir. Acılar, mutluluklar, toplumu sarsan olaylar karşısındaki duyarlık, söylencelerde, halk anlatılarında toplumsal bilince dönüşebilir. İşte, anlatımsal akışkanlığın yarattığı bu insansıl dünyanın sınırlarını dilsel beğeni çizer.

DURUMU : YENİ KİTAP